25 Ağustos 2010 Çarşamba

Yine Yeniden Felsefe...

Uzun yıllar olmuş, Kant'tan, Aristoteles'ten, David Hume'dan, Marx'tan uzak kalalı. Ortaokul çağımda, Georges Politzer Felsefenin Temel İlkeleri'yle çıktı karşıma, her fırsatta eşyalarını ve özellikle kitaplarını kurcalamaktan hoşlandığım teyzemin odasında ve sonrada benim o zamanlarda hayallerimi zorlayan karşısına geçipte saatlerce ve anlamadığım birçok kitapta göz gezdirdiğim Ercüment abimin kitaplığında. Ama o zamanlar da sadece gözüme takılmakla kaldı, ötesi beni bir hayli zorladı ve ilerde birgün mutlaka açılmak üzere kitaplıktaki yerini tekrar aldı, Felsefenin Temel İlkeleri.

Bu ilk felsefe rüyasına dalma girişiminden sonra, birçok  felsefe severe göre klişe olan, "Sofinin Dünyası" ile karşılaştı yollarımız ve iyiki de karşılaşmışız diyorum, çünkü o yaşlarda tekrar bir G.Politzer veya benzeri bir deneyim yollarımızı bir daha hiç buluşmamacasına ayırırdı. Sofinin Dünyası ile eğlenceli bir felsefi akım yolculuğuna çıktık ve sonra ardı arkası kesilmedi bu son 10 yıla kadar. Tabi bu arada G.Politzer'in Felsefenin Temel İlkeleri kitabını da, üniversite yıllarımda bir ders kitabı tadında, elden geçirdim.

Bu felsefe merağına son 10 yılda bir den ne oldu? diyeceksiniz. Kendini başka yerde, daha yumuşak dokunuşlarla arar oldu uzun zamandır. Daha hayatın içine yedirilmiş, daha somutlaşmış yaşanmışlıklar istedi ve belkide; beni artık o kadar yorma, yıllarca seni okudum araştırdım, şimdide bana meyvelerini daha basit bir dille ver lütfen, der oldu. Ve romanlarda, tarihi araştırmalarda, mizahta, gerilimde, polisiyede; kimi zaman ufak ufak, kimi zaman yığınla, gösterdi kendini bana, bu son 10 yılda. Ancak, geçenlerde bir gün, felsefeprizm'i duydum ve tekrardan bir yoklayayım dedim bu semaları.

Harvad'lı iki felsefe profesörü "güldürürken düşündüren" bir stand Up yazmışlar, kendi deyimleriyle. Felsefenin ve felsefi akımların, eğlenceli bir dille, bolca fıkra ve espiriyle renklendirilerek anlatıldığı ve Felsefeprizm diye adlandırdıkları bir akım çıkarmışlar ortaya ve bunuda "Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer" adlı kitaplarıyla yazıya dökmüşler...

Kitap temel olarak, Metafizik, Mantık, epistemoloji, toplum ve siyaset felsefesi, varoluşçuluk vs gibi felsefi akımları ve özcülük, döngüsel kanıtlama, güç istenci, duyguculuk, feminizm, ekonomi felsefeleri gibi alt akımları kısa bir şekilde (belkide 3-4 cümle) özetleyip, aslında birçoğu da bilindik olan, fıkra ve espirilerle örneklemektedir. Thomas Catheart ve Daniel Klein  "felsefi kavramların espirilerle nasıl aydınlatılabileceğini ve mizahında aslında büyüleyici bir felsefi içerik barındırdığını  göreceksiniz" demektedir bu kitabı özetlerken.

Örneğin, Harvard'lı profesörlerimiz, Felsefi akımlardan bir olan Görelilik Felsefesinin bir alt akımı olan  Zamanın Göreliliği'ni anlatırken; "Sınırlı zaman ile sonsuzluk arasındaki görelelilik felsefi düşüncenin ana konularından biridir. Haliyle fıkralarında" der ve :

Adam Tanrı'ya seslenir. "Tanrım" der, "bir soru sorabilirmiyim?"
"Tamam" der Tanrı. "Sor bakalım."
"Tanrı'm senin için bir milyon yıl bir saniyedir diyorlar, doğru mu?"
"Evet, doğru."
"Peki, bir milyon dolar senin için nedir?"
"Benim için bir milyon dolar, bir penidir evladım."
"A, iyi," der adam. "Ozaman bana bir peni verebilir misin?"
"Tabii," der Tanrı, "Bekle bir saniye..."

şeklinde zamanın evrene göre göreliliğini espirili bir dille anlatır. Ancak, sizde benim gibi, bu fıkrayı, Mantık Felsefesinin Tümdengelimli Mantık akımıyla değerlendirmeye çalışırsanız, ki kimse değerlendiremeyeceğinizi söyleyemez, "Eğer Tanrı 1 milyon yılda (yani 31.536.000.000.000sn de) yapılacak bir işi 1sn de yapıyorsa, 1 sn.de yapılacak işide 1sn/1milyon yıl da yapıyordur yani adamın sadece 3,17x10^-14 sn (yani 0,0000000000000317 sn) beklemesi gerekmektedir. Ama belkide tek düze düşünüp 1milyon yıl = 1sn  ise adamın 1 milyon yıl beklemesi gerek. Ama bu zamanın göreceliliğene mi yoksa mantık dışı akla mı işaret ?????????" şeklinde bir düşünce bonbardımanına uğratabilirsiniz kendinizi. İşte felsefinin düşündürücü ve bir o kadar da eğlenceli yanıda budur.

Thomas Catheart ve Daniel Klein ile böyle bir felsefe yolculuğu, özellikle felsefenin ürkütücü kalıplarını aşmak ve felsefeyi tadımlık özetlerle anlamamız için, bir hayli faydalıdır derim. Ancak, bu kitap, bazı arkadaşlarımın yaptığı gibi , ki bu arkadaşlar benim bu kitabı 2 hafta geç okumama sebep olmuştur, öyle 2 saatte okunacak, höp diye yutulacak bir kitap değildir. Adı üzerinde, Felsefe...bir roman tadında okuyamazsınız bunu, az da olsa düşünüp üzerinde not almanız gerekir. Ama öyle korkmayın hemen günlerinizide almaz, delice... 

5 yorum:

  1. Erencm hergün gazete okur gibi bloğunu okur oldum:)
    Her yazdığın yazıyla bana pozitif enerji veriyor olman bir yana, sanki iç dünyamıza kapandığımız şu son bir kaç yılın acısını bu blog ile çıkartıyorsun ki çok iyi ediyorsun.
    Seninle birlikte bende tekrar hobilerime ve kitaplıklara(artık hangi arkadaşımın olursa farketmez:P)yönelmeye başladım:)Bu yazını da büyük bir keyifle okudum.
    Bu arada yeni arka fonun ve yazının pozitif enerjisi birbiriyle çok uyumlu olmuş, benim gibi sıkılınca kendini renklere veren biri için çok iç açıcı mizansen yaratmışsın:))

    YanıtlaSil
  2. sevgicim, iki insan birbirini ancak bizim kadar cesaretlendirebilir. Bu karşılıklı iltifatların, teşviklerin sonu nereye varacak merak ediyorum ama halimdende gayet memnunum, ben gayet eğleniyorum...bu arada yorumunda bile bir edebilik seziyorum, kadim dostum :))))

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. bil bakalım ben ne yazdım şimdi:D

    YanıtlaSil